İlişkide Aldatılan Tarafın Yaşadığı Evreler
- psikologbasakeroglu
- 15 Nis 2022
- 2 dakikada okunur
İdeal bir çift ilişkisinde (evlilik, nişanlılık ya da sevgililik) güven en önemli kavramlardan bir tanesidir. Çiftler birbirlerine güven duymak ve ilişkilerini sadakatle sürdürmek arzusundadırlar. Bu yetişkinlerin gündelik yaşamlarında kendilerini huzurlu ve güvende hissetmelerine yardımcı olan yegane unsurdur. Hayatımızı sürdürürken rutinlerden ne kadar sıkıldığımızı söyleyip dursak dahi, rutin bizlere güven verir. Yoğun ve stresli bir gün geçirdiğimizde, evimize dönünce ailemizin biri sarıp sarmalayacağını ve sıcak bir ev ortamına gireceğimizi bilmek bizi rahatlatır.
İlişkilerde de güven oluşturmak hiç bitmeyen bir bina inşaatı yapmak gibidir. Çiftler yaşamları boyunca birbirlerine ne kadar güvenseler ve bunu gururla söyleseler bile, ufacık bir şüphe uyandıracak her türlü durum bu güveni bir anda yerle bir etmeye yetebilir aslında. Güveni duygusunu en çok yaralayan olay da çiftlerin birinin diğerini aldatması ya da aldatmaya yeltenmesidir.
Bir aldatma yaşandığı zaman, (bu ister itiraf ister yakalanma ile su yüzüne çıktığında) o ilişkideki güvenin kaybına yol açacaktır. Bununla birlikte sadakat sorgulaması da ortaya çıkacaktır. Aldatılan bir eş öncelikle her kayıpta olduğu gibi şok evresini yaşar. Bu evrede, aldatılan taraf kendisine sıklıkla “nasıl olur?” “neden?” “benim neyimi beğenmedi?” “onda, bende olmayan ne buldu?” gibi sorular sormaya başlar. Şok evresi kişiden kişiye değişmekle birlikte genellikle kısa sürer. Bu evrede öfke duygusu oldukça baskın şekilde hissedilir. Kişi hem kendini aldatan partnerine karşı hem de ilişkideki 3. kişiye karşı büyük öfke duyabilir.
Şok evresini çöküş evresi takip eder. Bu evrede aldatılan tarafın aklında çoğunlukla “ben bunu hak etmedim” düşüncesi yer eder. Bu evrede devam eden öfkeye olumsuz düşünceler, endişe, kaygı ve ilişkinin geleceğine dair korku duyguları da eşlik eder.
Daha sonrasında aldatılan kişide düşünme evresi başlar. Kişi partneriyle tanıştığı, flört ettiği zamanları ve tüm ilişkisi süresini masaya yatırmaya başlıyor. Bu süreçte kişi aldatıldığına dair daha önce fark etmediği sinyalleri keşfedebilir. Bütün ilişkisini ve hatta ilişki sistemini sorgulamaya başlar. Kendisini sorgulamaya başlar ve kendi hatalarını görmeye başlayabilir. Bugüne kadar ilişkide yaşanılan bütün tartışmalar, bütün ufak ya da büyük krizler yeniden ortaya çıkar ve kişi hepsini kendi kafasında yeniden canlandırır. Bu aşamada öfke duygusu daha çok su yüzüne çıkabilir ve bununla birlikte pişmanlıklar, kendisini değersiz hissetme gibi duygular da ortaya çıkabilir.
Bir sonraki evde olan kabulleniş evresinde kişi sonunda “evet, ben aldatıldım” diyebilir duruma gelir. Bu aşamada önemli olan iki unsur, yaşanılan aldatılmanın içeriğidir. Cinsel içerikli mi; duygusal boyutu var mı ve en önemlisi ilişki hala devam ediyor mu? Bu soruların cevapları terapinin gidişatını şekillendiren unsurlardır. Aldatılan kişi bu evrede aldatmayı affedip affetmeyeceğine; ilişkisini sürdürüp sürdürmeyeceğine dair sorgulamalara başlar.
Sonrasında kişi hazmetme ve deneme evrelerine geçer. Bu iki evre birbiriyle iç içe bir süreçtir. Aldatılan kişi yaşadığı tüm evrelerdeki duygu ve düşünceleri doğrultusunda bir sonraki evre olan karar aşamasına doğru yola çıkar. Deneme evresinde aldatılan kişi, partnerini farklı zamanlarda gizli ya da aşikar bir şekilde denemeye başlar. Telefonu kontrol etmek, hesap sormak, şüphe duymak, takip etmek gibi güveni yeniden inşa etmeye yönelik davranışlarda bulunabilir.
En son olarak aldatılan kişi karar evresine gelir ve tüm bu yaşanılan aşamalar doğrultusunda eğer aldatmayı gerçekten affedebiliyorsa ilişkisine devam etmeye karar verir. Eğer affedemeyeceğine kanaat getirdiyse ilişkiyi bitirmeye karar verir. Bu süreç içinde biz terapistlerin rolü düşünme evresinde başlar. Kişinin düşünceleri patolojiye dönüşmeden, kendisine ya da başkalarına zarar vermeden önce müdahaleye başlarız ve tüm bu evreler boyunca kişinin kendisi için sağlıklı bir karar alabilmesi için ona yardımcı olmaya çalışırız.
Uzm. Klinik Psikolog Başak Eroğlu

Comments